yaprak

Yağmur yağıyordu. Yine… Elimde büyükçe bir şemsiyeyle yürüyordum gecenin bir yarısı. Yağmur taneleri kaldırıma, düşünceler de beynime düşüyordu aynı hızla. Düşünmek için yağmura ihtiyacım var gibi hissediyorum. Ya da yalnız yağmur yağdığında, yalnız kalabiliyorum düşünmek için.

***

Ben bekleyemeyeceğim galiba seni. Sen mi gelmeyeceksin yoksa benim mi dirayetim kalmadı bilmiyorum. Belki ikisi birden. Mesele de bu zaten. Gitmek ne zor senden. Kaçtığım tüm sokaklar seninle dolu. Yolu meçhule düşmüş mecnunun çaresizliği var adımlarımda. Yakınlarımda sen yokken böylesine, elimi attığım her düşünce sensizlikle kaplanmış. Yıpranmış sevgiler birikti yüreğimde.

Yağmur, yalnızlık ihtiva eder benim kaldırımlarımda. Yokluğunun beslediği ağaçların yaprakları kapatıyor yolumu. Dökülen yapraklar bir umut olabiliyor bazen.

Sonbaharı bekledim ben sensizlikle çevrili ilkbahardan sonra. Güneşe küsmüştüm senden çok önce. Sen güneşe benziyordun o gece. O gece ben gitmemeliydim yanından, sense hiç gelmemeliydin oraya. Karanlığa alışmış gözler bir gece yarısı tanışmamalıydı gözlerinle, ve gülüşünle, ve saçlarınla. Saçlarınla kamaşmamalıydı gözlerim, efsunlu sesini duymamalıydım hiçbir zaman. Sesin ne güzeldi senin. Varlığından habersizken kalemim, satırlar birden bire sesinle doldu. Yoktu aklımda bir küçük ücra köşe bile, sesinin yankılanmadığı.

Eskiden çok güzel sonlar yazardım ben hikayelerime. Fakat hayattan mütevellit olsa gerek hikayelerim de üç noktayla biter oldu artık. Büyüsünden korktuğum iki kelimelik cümle bir tarafa, cümleye başlamak bile mümkün olmadı bana.

Seni…
Sevdim. Ama söyleyemedim.

Bir Cevap Yazın